Annesi, anneannesi ve kendisi gibi kızı da İzmir Amerikan Koleji’ne giden Didem Karer, okulun kendileri için taşıdığı önemi Connect okurları için kaleme aldı.
YAZI: DİDEM KARER (ACI’91)
Ailemizin dört nesle ulaşan İzmir Amerikan Koleji (ACI) geleneği, eğitime çok önem veren büyük dedemin, şimdi 94 yaşında olan anneannem Nükhet Balcı’yı (ACI’46) ACI’a yollamasıyla başlamış. Taner Binası’na adı verilen İbrahim Taner’in Türk Müdür olduğu okulda, anneannem voleybol ve tenis oynayarak aktif bir okul hayatı geçirmiş. Anneannem, doktor olan dedemin mesleği dolayısıyla Bergama’da yaşarken, annem Ayşe Balcı Seyhan (ACI’67) sınavlara girip ACI’ı kazanınca, yatılı olmasına rağmen hiç düşünmeden onu İzmir’e yollamışlar.
Annemden Bristol Hall binasında geçen “leyli/yatılı” hayatını; oda arkadaşlarının, güzel yemeklerin, hep beraber gidilen sinemaların ve yaza doğru bir gece okulun bahçesinde yapılan kampların hikâyelerini, hep keyifle dinledim. Daha sonra Eczacılık’tan (İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi) mezun olan annem, okulda fen bölümünde okumasına rağmen, o zamanlar Türkiye’de çok az lisede verilen antropoloji, sanat tarihi ve home-ec gibi sosyal derslerden de çok zevk aldığını anlatır. 1967 yılı mezunu olan annem bir dönem Yetişenler Derneği’nde çalıştı ve hâlâ düzenli bir şekilde dönem arkadaşlarıyla buluşuyor ve derneğin gezilerine katılıyor.
HAFIZADA KALAN GÜZEL ANILAR
Bense, 1984 yılında, üzerimde okulumuzun en güzel sembollerinden biri olan eteğimle kampüse adım attığım o ilk günü, amfi tiyatronun önünde sıraya girişimizi, sırada önümdeki arkadaşımı ve yaşadığım heyecanı hiç unutmam. Okulla ve okuldaki günlerimle ilgili bütün anılarım çok güzel; arkadaşlarımla geçirdiğim keyifli zamanlar, birbirinden değerli ve birçoğu sonradan da senelerce okulda kalacak olan öğretmenleri tanımak, onlardan ders alabilmek, tiyatro, okul korosu gibi değişik sosyal faaliyetlerde bulunmak, Öğrenci Birliği’nde saymanlık yapmak ve her sene yapılan Bazaar Day’e hazırlanmak...
Annemin döneminde nasıl Mrs. Blake okulla özdeşleşen kişiyse, bizde de Okul Müdürümüz Bercis Hanım öyleydi. Bercis Hanım, bir yandan çok disiplinliydi; hiçbirimiz tahtada ismimizi ve “Please see Bercis,” yazısını görmek istemezdik, ama diğer taraftan da her birimizle yakın ilişki içindeydi ve çok sevilirdi.
Türkiye’nin en güzel kampüsü olan okullarından birinde okuduğumuz için belki, mezun olup Boğaziçi Üniversitesi’ne girince, okulun Boğaz manzaralı kampüsü en az biz ACI’lıları etkiledi. ACI’ın bana aşıladığı merak etme ve soru sormaktan çekinmeme duygusunu, İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra kurumsal müşteri temsilcisi olarak bankada işe başladığımda anladım. Bankadaki en genç çalışan olmama rağmen, yine ACI mezunu olan banka müdürümüze en rahat soru soran kişi seçildim. Okulda verilen dört dörtlük dil eğitimi, hayat boyu her alanda işimi kolaylaştırdı.
ACI hayat boyu süren arkadaşlıklar kazandırıyor insana; bazılarıyla hiç ayrılmadan hep yan yana, bazılarıyla araya mesafe ve zaman girse de her buluşmada aynı samimiyetle kaldığımız yerden devam ederek ve kimileriyle ise mezun olduktan sonra sıkı bağlar oluşturarak…
Oğlum Ata Karer ve kızım Ela Karer, Özel İzmir SEV İlköğretim Kurumları’ndan mezun oldular. Ela bu sene ACI’a girerek, ailemizin dördüncü kuşak ACI macerasını başlattı. ACI Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Kıvanç Hanım ve Ela’nın bu seneki Matematik Öğretmeni Gül Hanım, benim de öğretmenlerimdi.
Hayatımın her evresinde bir parçası olmaktan gurur duyduğum okulumun geleneklerini devam ettirerek, çağa ayak uydurduğunu ve geliştiğini görüyorum ve kızımın da bu kurumun bir parçası olmasından çok memnunum. Ela’nın da ACI ruhunu benimseyerek vizyonu geniş, sosyal becerileri yüksek, öğrenmeye meraklı bir dünya vatandaşı olacağına inanıyorum.
Derginizin Nesilden Nesile köşesinde yer almak, biz dördümüz için unutulmaz bir anı oldu.