İzmir Amerikan Koleji Tarih Öğretmeni Sema Gür, yaklaşık on yıl önce başlattığı “Süslü Kadınlar Bisiklet Turu” ile bir fark yarattı. Bugün dünyanın 155 kentinde düzenlenen, prestijli yayınlarda haber olan bu etkinlik, çeşitli akademik çalışmalara da konu teşkil etti.
Hem kendilerini süslüyorlar hem de bisikletlerini. Yaş sınırı tanımıyorlar, meslek ayrımı da. Kadının mutluluğunu gülerek yansıtmasından haz etmeyenlere nispet yaparcasına geçtikleri sokakları kahkahalarıyla çınlatıyorlar. Bu kahkahalar, kâh Hakkari’nin Yüksekova ilçesinden yükseliyor, kâh Meksika’nın bir kentinden. Milyonlarca kadın, on yıldır düzenlenen “Süslü Kadınlar Bisiklet Turu”nda pedal çevirerek, “Biz de varız,” diyor adeta. Bu organizasyonun yaratıcısı ise İzmir Amerikan Kolejinin tarih öğretmenlerinden Sema Gür. İklim krizine dikkat çekmek, kadınların yan yana gelerek nasıl muhteşem bir güç oluşturabileceğini göstermek ve gelecek nesillerin daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak üzere oluşturulan proje, Gür’ün tahayyülünün çok ötesine taşınarak sınırları aştı ve akademik çalışmalara ilham veren bir organizasyon oldu.
Öncelikle ACI ile yollarınızın nasıl kesiştiğini, bu okulda Tarih Öğretmeni olarak görev yapmanın sizde yarattığı duyguları öğrenebilir miyiz?
Özel İzmir Amerikan Kolejini ilk kez üniversite birinci sınıf öğrencisiyken, dışarıdan görmüştüm ve muhteşem kampüsü dikkatimi çekmişti. Üniversitenin son yılında ise bir tarih sempozyumunda sunuculuk yaparken, o dönem tarih öğretmenliği yapan Didem Erpulat’ın sunumunu dinlemiştim. Oldukça etkileyici bir sunumdu ve kendisinden derslerini zaman zaman izlemek konusunda izin istemiştim. Memnuniyetle kabul etmişti ve tarih öğretmeni adayı olarak, her hafta onun “Uygarlık Tarihi” derslerini gönüllü olarak izlemeye başlamıştım. Mezun olduktan iki yıl sonra da uzun mülakatlar sonucu ve Didem Hanımın da desteğiyle 1996-97 yılında ACI’da çalışmaya başladım. Bu okulda çalışmak her zaman bana kendimi ayrıcalıklı hissettirdi. Tecrübesiz bir öğretmen olarak girdiğim bu kurumda yıllarca ufkumu genişleten eğitimler aldım. Okulun güçlü akademik yanı dışında sosyal, kültürel hareketliliği, kulüp çalışmaları da meslek hayatıma ve okul dışındaki faaliyetlerime büyük katkı sağladı.
Süslü Kadınlar Bisiklet Turu, neredeyse 10 yıldır devam eden bir proje. Böylesi bir projeyi hayata geçirmedeki motivasyonunuz neydi? Bu soruyla bağlantılı olarak, projeyi hayata geçirmeden önce çevreyi korumaya yönelik farkındalık oluşturma çalışmalarınız var mıydı?
Süslü Kadınlar Bisiklet Turu, 2013 yılında benim harekete geçmem ve yakın kadın arkadaşlarımın destekleriyle İzmir’de başladı. Bisiklete binmeyi oldukça geç bir yaşta, 38 yaşında öğrendim. Bisikletli dünyaya adım attığımda, erkek egemen tavırları gözlemledim, kadınların bisiklete daha az bindiğini gördüm. Daha çok kadının bisiklete binmesinin gerekliliğine inandım. Çünkü kadınlar toplumun itici gücüdür ve kadınların öncülüğü taban hareketlerini daha kalıcı yapar. Bisiklete binmeden önce de iklim krizinin etkilerini açık bir şekilde görüyor ve yapılması gerekenler konusunda farklı platformlara katılıyordum. Bisiklet turlarına katılınca, doğanın daha çok içinde oluyorsunuz, onun bir parçası olduğunuzu daha net algılıyorsunuz ve geri döndüğünüzde şehirlerdeki egzoz dumanının yarattığı kirlilik sizi daha fazla rahatsız ediyor. Şehirlerde daha çok insan arabadan iner ve bisiklete binmeye başlarsa çevreye büyük katkı sağlar; bunun öncülüğünü de kadınlar yapmalıdır. Kadınlar, yetiştirdikleri çocuklarla doğayı koruma bilincini geleceğe taşıyabilecek büyük bir güce sahiptir. Yeter ki harekete geçsinler.
Oluşturduğunuz proje, belki de hiç düşünmediğiniz, hayal etmediğiniz bir şekilde büyüdü. Sadece katılımcı sayısı olarak değil, içeriğiyle de ses getirerek Kanada gibi ülkelerde tez konusu yapıldı. Siz bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu hareketin başlangıcında, dünyaya yayılacağı konusunda hiçbir fikre ve çabaya sahip değildim açıkçası. Var olan bisikletli organizasyonlardan veya kadın eylemlerinden farklı yanları vardı. İsminden söylemlerine kadar insanların merakına neden oldu ve Türkiye’nin diğer şehirlerinden kadınlar bana ulaşarak bu turu yapmak istediğini söyledi. Bu taban hareketinin yayılmasında sosyal medyanın ve ana akım medyanın ilgisinin büyük bir payı var. Ulusal basının ardından dünyaca tanınmış BBC, New York Times gibi kuruluşların da içinde bulunduğu çok önemli haber kaynaklarının bizi haber yapmasının ve Milano’da yaşayan bisikletçi gezgin, aktivist arkadaşım Pınar Pinzuti’nin de büyük etkisi oldu. Web sayfamız sayesinde (www.suslukadinlarbisikletturu.com) dünyanın her yerinden kadınlar bize ulaşıyor ve temsilcimiz oluyorlar. Türkiye’den dünyaya çok iyi haberler yayılmıyor, bunu hepimiz biliyoruz. Ama bizim gülümseyen ve güçlü fotoğraflarımız, Türk kadınlarının birlikte pedal çevirdiği anları dünyaya gösteriyor. Akademik çalışmalarda da yer almak bize gurur veriyor.
ACI, öğrencilerini bir dünya vatandaşı olarak yetiştiriyor. Projeniz öğrencileriniz nezdinde nasıl karşılanıyor?
Öğrencilerim bu turu yapanın öğretmenleri olduğunu duyunca şaşırıyorlar ve gurur duyduklarını belirtiyorlar. Uygun olanlar tur günü aileleriyle beraber en güzel şekilde katılarak destek veriyor. Mezunlarımız da paylaşımlarıyla destekledikleri gibi, bireysel desteklerini de esirgemiyor. Örneğin mezunumuz Alphan Çelikel, sahip olduğu ambulans şirketinden her yıl bize ücretsiz ambulans desteği sağlıyor. Yurt dışında yaşayan mezunlarımız, o ülkenin dilinde bizim fotoğraflarımızı ve söylemlerimizi paylaşarak kültür elçiliği yapıyorlar.
Yetiştirdiğiniz ve Z Kuşağı olarak anılan gençlerin sizin yaptığınıza benzer projeler üretebilmesi amacıyla onları nasıl teşvik ettiğinizi öğrenebilir miyiz?
Okulumuzun temel prensibi olan “Öğrenmek için katıl, hizmet için ayrıl” düşüncesi, biz öğretmenlerin de temel amaçlarından biridir. Biz onların akademik donanımından olduğu kadar, duyarlı bireyler olmalarından da sorumluyuz. Öğrencilerimle özellikle, kadınların birey olmaları ve aynı zamanda birlik içinde olmaları konusunu, kitleleri inandıkları yolda yönlendirme fikirlerini hayata nasıl geçireceklerini, iklim krizine karşı neler yapılabileceğini konuşuyoruz. Kulüplerle bu düşünceleri temellendiriyoruz.
Pandemi sona erdikten sonra etkinliği büyütmeyi düşünüyor musunuz veya yakın vadede yine bu tür projeler yapmayı planlıyor musunuz?
Eylül 2021’de turumuzu pandemi koşullarına uygun olarak fiilen yaptık, Türkiye ve dünyada toplam 155 şehirde eş zamanlı gerçekleştirdik. Meksika’nın köylerinden İran’a, ABD’ye, Norveç’e, Avrupa’nın en büyük şehirlerinden Hakkâri Yüksekova’ya kadar her yerde, kadınlar kendilerini ve bisikletlerini süsleyerek eş zamanlı yollara çıktı. 2022 yılı için şimdiden çok farklı şehirden kadınlar bize ulaşmaya devam ediyor. Bizim temel amacımız, daha çok kadının bisikletli ulaşımı tercih etmesi. Bu nedenle, şehirlerde temsilcilerimizin bisiklet eğitimleri vermeleri konusunda çalışmalarımızı hızlandıracağız. Ülkemizi dünyaya Süslü Kadınlar’ın gülümsemeleriyle tanıtacağız. “Kadın sokağa çıkarsa dünya değişir.”