Cumhuriyet’in ilanının hemen ardından laik ve millî eğitim sistemini benimseyerek yeni bir ülke inşa edecek çağdaş Türk kadınlarını yetiştirmek için yola çıkan Üsküdar Amerikan Kız Lisesinin 1928 yılında ilk Müslüman Türk mezunu olan Semiha Malatyalıoğlu, okuluna öğretmen ve yönetici olarak döndü ve toplamda 37 yıl hizmet etti. UAA’nın bugün üzerinde yükseldiği çağdaş eğitim ve Cumhuriyet değerlerinin inşasında büyük emekleriyle birçok ilki gerçekleştiren, özverili çabalarıyla mezun öğretmen geleneğini başlatan ve ilk mezun Türk Müdür olan Semiha Malatyalıoğlu’nun okuluna ve topluma hizmetleri her zaman hatırlanacak. Onun gibi, okul ruhunu ve köklü eğitim geleneğini çağdaş değerlerle birleştirip öğrencilerine aktararak geleceğe miras bırakan mezun öğretmenlerimizi ve yöneticilerimizi her sayımızda anmaya ve konuk etmeye devam edeceğiz.
Üsküdar Amerikan Lisesinin tarihinde Semiha Malatyalıoğlu’nun çok özel bir yeri var. 1915 yılında ilkokula başladığı İzmir Amerikan Kolejinin ardından eğitimine, ülkesinin yaşadığı savaş, işgal ve kurtuluş günlerinde İstanbul’da Üsküdar Amerikan Kolejinde devam etti. Kendisi, Osmanlı döneminde Ermeni toplumu için kız okulu olarak faaliyet gösteren ve Cumhuriyet’in ilanından sonra laik ve millî eğitim sistemini benimseyen Üsküdar Amerikan Kız Lisesinin 1928 yılında ilk Türk ve Müslüman mezunu olarak okul tarihindeki yerini aldı. Ama bu, onun okulundaki tek “ilk”i olarak kalmayacaktı. Cumhuriyet sonrasında Üsküdar Amerikan Lisesinin millî ve çağdaş değerlerle donanmış Türk kadınlarının yetiştiği en iyi eğitim kurumları arasındaki yerini almasında rol alacak, hatta bu çabalarıyla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından takdir belgesiyle ödüllendirilecek, yine okulun unutulmaz yöneticilerinden Helen Morgan ile birlikte pek çok “ilk”e imza atacaktı. Semiha Malatyalıoğlu’nun hayatına ilişkin en geniş bilgiyi çok iyi derece Türkçe bilen meslektaşı ve dostu Helen Morgan’ın onun hakkında 1975 yılındaki emeklilik (jübile) töreninde yaptığı konuşmasında buluyoruz. Mrs. Morgan’ın, “Bugün onuruna tören düzenlediğimiz arkadaşıma, yirmi yıl bana gösterdiği yakınlık ve yardımdan dolayı derin şükran hislerimi belirtmek isterim” dediği Malatyalıoğlu’nun yaşam öyküsünü Helen Morgan’ın kaleminden aktarıyoruz.
İSTANBUL’DA DOĞDU
Yıllardan 1909. Geriye doğru izleyeceğiz bir yaşam hikâyesini... Hasan Hayrullah Bey’in babası, sarayda sultanın önünde ders veren bir hoca... Huzur Hocası... Padişah, Malatya’dan alıp getirmiş kendisini saraya. Hasan Hayrullah Bey tahsilini bitirir ve yargıç olarak Gönen’e atanır. Oysaki daha güzel bir yer ummaktadır, içi çekmeyerek, istemeyerek Gönen’e yollanır. Günlerden bir gün bir falcı Hasan Bey’in falına bakar. Kendisine, bu görevi almakla çok iyi ettiğini söyler, çünkü büyük bir kısmet ve gelecek kendisini beklemektedir. Onu bekleyen büyük kısmet ve gelecek Kafkasya’dan gelen Vasfiye Hanım’dır. Kısa bir süre içinde evlenirler. Hasan Hayrullah Bey İstanbul’da yargıçlığa atanır. İkinci kızları İstanbul’da gözünü dünyaya açar. Adını Ayşe Semiha koyarlar bu kızın…
İZMİR AMERİKAN’DA İLKOKULA BAŞLADI
Yıl 1914… Hasan Bey, İzmir’e kadı veya hâkim olarak tayin edilir ve ailesi ile oraya yerleşir. Fakat kötü günler onları beklemektedir. Birinci Dünya Savaşı başlamak üzeredir. Semiha Hayri, ailesinin o günlerdeki üzüntüsünü hatırlar ve küçük bir çocuk olduğu halde, üzerindeki korku atmosferini hisseder. Bombalardan korunmak için bodruma saklanmak, her bomba sesinde annesinin kucağına sığınmak, yer yataklarında yatmak gibi anıları hiçbir zaman unutmaz.
Babası, Semiha Hayri’yi, 1915 yılında İzmir'de evlerine çok yakın olan ve Amerikan Bord Heyeti tarafından himaye edilen Amerikan Kız Okuluna (ACI) yazdırdı. O zamanlar, yabancı okulların anaokulu ve ilkokul açmalarına da izin verildiğinden, bu okula altı yıl devam etti. 1919’da bir gün, Semiha okuldayken eline okul ve yemek çantaları verilip, mümkün olduğu kadar çabuk eve koşması söylendi. İzmir düşmüştü. Uykusuz geceler ve onları takip eden kabuslu günler onun hatırasından hiçbir şekilde silinemez. Hiçbir zaman, babasının işten dönüp dönemeyeceğinden emin olamazdı. Her gün ayrı bir işkence idi. Ve bir gün babasının eve bütün eşyalarını getirip, annesinin de evdeki eşyaları toparladığını gördü. Babası sürgün edilmişti. İki gün sonra bütün aile yabancı bir gemiye konup götürüldü. Fakat şans onlardan yana idi, planlandığı gibi yabancı bir sahile gönderilmek yerine, İstanbul’a sığınabildiler.
İSTANBUL’A DÖNÜŞ
1921 yılında Semiha Hayri ve ailesi Üsküdar’a yerleştiler. Yorgun ve yıpranmış olan babası her şeye yeniden başlamak için iş aramak zorunda kaldı. Has Bahçe Sokak No. 20, Şemsi Paşa’da seneler sonra kendisinin olacağı eski ve ahşap bir evde yaşadı. En sonunda babasının ölümü ile ev satıldı. O zamanlarda İzmir Amerikan Kız Okulunun Müdürü Miss Olive Green, Semiha Hayri’nin Üsküdar Amerikan Kız Okuluna giremediğini öğrenmiş ve sebebini anlamak için özel olarak İstanbul’a gelmiştir. Ailesinin ekonomik zorluklar içinde bulunduğunu öğrenince Miss Olive Green kendisine burs sağlamıştır. İzmir’de çok parlak bir öğrenci olan Semiha Hayri, başarılarını Üsküdar’da da sürdürdü. l922 yılında Atatürk, İzmir’de bir zafer kazanmıştı. 9 Eylül’de muhteşem bir geçitten sonra İzmir yine Türklerin egemenliğindeydi ve 19 Ekim’de Refet Paşa İstanbul’a girmişti. Bu zamanları yaşamış olanların unutamayacakları bir coşkunlukla son zaferler kutlanıyordu. Okullar tatile giriyor, sokaklar ve evler süsleniyor, her tarafta zafer marşları söyleniyordu. Her gece fener alayları düzenleniyordu. Bütün çocuklar Refet Paşa'yı kutlamaya gidiyorlardı, aralarında tabii ki Semiha Hayri de vardı.
MEZUN BİR ÖĞRETMEN
1923’te Cumhuriyet ilan edildiğinde Amerikan Okulları bir zaman için kapatıldı. Semiha Hayri de daha sonra ilkokul diplomasını aldığı Sanat Enstitüsüne devam etti, oradan da yatılı olarak Çamlıca Kız Lisesine gitti ve bir burs ile hükümet tarafından ödüllendirildi. 1926’da okulumuz, o günkü adıyla Amerikan İnas Mektebi, Cumhuriyet’in ilanıyla gelen kanunlara göre yeniden açılmıştı. Bunun üzerine Semiha Hayri, burslu bir öğrenci olarak yeniden liseye döndü. İlk üç sene liseye dönemediği için, ilk sene çok fazla İngilizce çalışmak mecburiyetinde kaldı. Fakat iki senede liseyi bitirerek başarısını gösterdi. 1928 yılında Üsküdar Amerikan İnas Mektebinden mezun oldu. O zaman okulda üç şube bulunuyordu: Ticaret, ev ekonomisi ve normal lise dersleri… Semiha Hayri ticaret şubesini seçti ve 90 not ortalamasıyla iftihara geçerek mezun oldu. Onun bölümünde 8, bütün son sınıflarda ise 15 öğrenci vardı. Mezuniyet konuşmasında, Türkiye’nin büyük şairlerinden Abdülhak Hamid’i konu olarak aldı. Hamid, karısıyla birlikte dinleyiciler arasında bulunuyordu. Konuşmasını dinledikten sonra Semiha Hayri’yi tebrik etti. O zamana kadar okula sadece azınlık çocukları devam ediyordu. Semiha Hayri bu okuldan mezun olan ilk Müslüman Türk öğrenci olmuştu. Ayrı zamanda bu okulun İstanbul Üniversitesine giren ilk mezunudur. Mezuniyetine az bir zaman kala bir gün, Okul Müdürü Miss Kinney’in ofisine çağrıldı. Öylesine önemli bir çağrının sebebini merak ettiğinden endişe içinde bürosuna gitti. Miss Kinney, Semiha Hayri’ye o zaman mevcut bulunan ilk(okul) kısımda matematik ve fen bilgisi öğretmenliği yapmak isteyip istemediğini sorarak onu şaşkınlığa boğdu; üniversiteye gitmeye kararlı olmasına rağmen, teklifi kabul eden Semiha Hayri, aynı zamanda üniversiteye de devam etti. O zamandan itibaren yaşamını hem öğretmen hem de öğrenci olarak sürdürdü.
ÜNİVERSİTE VE ÖĞRETMENLİK
1931 yılında Semiha Yergök, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümünden diplomasını aldı. Evet, o zaman adı Yergök’tü. Okulundan Edebiyat Öğretmeni Aziz Bey’le evlenmişti. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğrenimini yapmakta olan eşi de kendisi gibi bir yandan öğretmenlik yapıyordu. Semiha Hanım, Coğrafya bölümünden mezun olduktan sonra imtihan vererek İngilizce Öğretmeni olup, önce Sultantepe Ortaokulunda daha sonra Üsküdar Ortaokulunda İngilizce öğretmenliği yaptı. 1933’te bütün yabancı okulların ilkokul kısımları kapatılınca Semiha Hanım bir beş yıl için öz okulunu bırakmak zorunda kaldı. Bu dönemde diğer iki okulda tarih ve coğrafya öğretmenliği yaptı. 1938’de, eşinin doktor olarak görev aldığı Zonguldak’a gitti. Semiha Hanım Zonguldak’a varınca, Atatürk’ün ölüm haberini aldı. O da, bütün erkek ve kadınların hayat yolunda ve memleketin en uzak köşelerinde hissedilen büyük acı ve üzüntünün derinliğini hissetti ve görebildi. O, Atatürk’ü görmek ve sesini işitmek şerefine nail olmuştu. Ata her zaman Semiha Hanım için en yüce kişiydi.
OKULA DÖNÜŞ
Semiha Hanım, 1943 yılında yine okuluna Coğrafya, Yurttaşlık ve Türkçe öğretmeni olarak döndü. 1946 yılında Müdür Miss Martin, ona müdür yardımcısı olmasını teklif etti. 1969’da tam zamanlı öğretmen olana kadarki idaredeki görevine ek olarak okulumuzda 12 saat ve diğer iki okulda da 12 saat ders gerdi. Kızı Sevil, 1956’da annesi gibi aynı okuldan iftiharla mezun oldu. Okulumuz için Semiha Hanım’ın neler ifade ettiğini kelimelerle anlatmak imkânsızdır. Her yerde onun kişiliği, karakteri ve bağlılığı hissedilir. Çeşitli faaliyetleri olmuştur. Bunların birkaç tanesinden bahsedelim:
1946’dan 1962 yılına kadar Öğrenci Birliği sorumlu öğretmeni olarak bütün kolların çalışmalarını ilgiyle izledi. 1962’den bu yana, şimdi adı Atatürk İdealleri Kolu olan Atatürk Devrimleri Kolunda çalıştı. Müdür Muavinliği yıllarında her biri değişik, orijinal ve öğrencilerin milli duygularına hitap eden 150 millî bayram programını öğrencilerle iş birliği yaparak bizzat kendisi hazırladı. 1974 yılında yine öğrencilerle iş birliği yaparak, Cumhuriyeti’n ellinci yıldönümünü kutlamak amacıyla herkesi son derece duygulandıran bir tören düzenledi. Ellinci yıl nedeniyle, okulumuza armağan olarak Atatürk büstünün etrafının ışıklandırılmasını sağladı. İlk Memoranda 1951 yılında Semiha Hanım’ın rehberliği ve nezareti altında kuruldu. Kendisi bu uğraşını 1961’e dek sürdürdü. Son iki yıl içinde tekrar Memoranda hami öğretmenliğinde bulunması nedeniyle yıllığın çıkarılmasındaki hizmetlerine iki sene daha eklendi. Memoranda okulumuzdaki gelişmelerin yanı sıra Semiha Hanım’ın katkılarını da bağlılıkla kaydetmiştir. Mezunlarımız, Semiha Hanım’ın yönetiminde sahneye konulan fevkalade piyesleri kıvançla ve memnuniyetle hatırlarlar… Çünkü Semiha Hanım altı sene tiyatro kolu rehber hocasıydı. Sahnelenen piyeslerin bazıları Türkçe tercüme edilmiş İngilizce piyeslerdi. Bu piyeslerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Moliere’den Hastalık Hastası; Shakespeare’den Yanlışlık Komedisi; Casella’dan Azrail Tatil Yapıyor, Martin’den Hazin Mahzum Tebessümler, Goetz’den Miras…
TOPLUMA HİZMET VE MİLLÎ DEĞERLER
Yıl 1960... Üsküdar Amerikan Kız Lisesi, folklor dalındaki çalışmalarına bu yılda başladı. Semiha Hanım çalışmalara birçok katkı bulundu. Ve her sene bir evvelki seneden çok daha iyi programlar hazırladı. Folklor elbiselerinin renkleri ve oyunların karışık adımları, Türk Müdür Muavinimizin çeşitli alanlardaki çalışmalarını ve ilginç okul hayatını simgeler. Semiha Hanım, 1963 yılında, en değer verdiği projelerinden biri olan ormancılığı bu yıl başlattı. ÜAKL, Semiha Hanım aracılığıyla dört korunun başlatılma sorumluluğunu üzerine aldı. Bu korular, 1963’te Çamlıca Ümraniye’de kurulan 10 Kasım Korusu, 1969’da Dudullu Alemdağ’da kurulan 19 Mayıs Korusu, 1973’te Alemdağ yolunda kurulan 23 Nisan Korusu ve 1975’te Şile asfaltı üzerinde kurulan Gezi Korusu’dur. Okulumuzun bu girişimi diğer okullara örnek olmuş ve onlara ağaçlandırma konusunda cesaret vermiştir. Her yıl büyük bir öğrenci topluluğu, ağaçlandırma bölgelerinde günden güne büyüyen fidanlar dikmektedirler. Semiha Hanım, annesinin hatırasına okula bir manolya ağacı armağan etmiştir.
Hocalık hayatı boyunca Semiha Hanım, kendisinde bulunan köklü milliyetçiliği, her zaman talebelerine ve kendisiyle ilişkide bulunan kişilere aşıladı. Bu milliyetçiliğin en içten olanı, bazı imkânlara sahip olmayanlara karşı duygusu ve bütün Türk çocuklarının tüm yeteneklerini kullanabilmelerine yardım etme arzusudur. Bu bakımdan, okulların sosyal hizmetleriyle ilgilenerek büyük yardımları oldu. Örneğin, “Friendly Family” diye adlandırdığımız yoksul ailelere yapılan ziyaretlerde talebelerle sık sık beraber olmuştur. Birçok burslu öğrenci, ailelerinin maddi sorunlarına rağmen çalışmalarına devam etme gücünü Semiha Hanım’dan almışlardır. Sosyal servis, okulu olduğu kadar müdür muavinimizi de temsil eder.
ÇAĞDAŞ TÜRK KADINI
Semiha Hanım, bu okulun kapılarından geçen her öğrenci tarafından ileri görüşlü ve toleranslı bir eğitimci, Türk kadınlığının ideal bir örneği ve büyük bir vatansever olarak hatırlanacaktır. Semiha Hanım’ın jübile senesi olan 1975 yılının Evrensel Kadın Yılı olması ne kadar uygundur. Bu bize, kendi sessiz ve mütevazı yoluyla Türk kadınlığına hiç esirgemeden zamanını ve emeğini veren büyük bir Türk kadınına saygılarımızı sunmamızın çifte zevkini veriyor.
Bir toplum önünde bir kişinin pek sevdiği bir dostu hakkındaki hislerini ifade etmesi çok güç, fakat yine de bugün onuruna tören düzenlediğimiz arkadaşıma, yirmi yıl bana gösterdiği yakınlık ve yardımdan dolayı derin şükran hislerimi belirtmek isterim. Semiha Hanım’ın bütün özellikleri arasından en belirgin bir tanesini seçmek mecburiyetinde kalsam bunu “coşkun bir fedakarlık duygusu” olarak niteleyebilirim- memleketine, okuluna, vazifesine, arkadaşları ve öğrencilerine olan bağlılığı ve fedakârlığı. Bana olan iş arkadaşlığı ve dostluğu konusundaki bağlılığı ve desteği her zaman içtenlikle hissettim. Vicdanı ve işle ilgili konularda hemen her zaman hem fikir olmuş ve böylece sevgili okulumuz Amerikan Kız Lisesinin iyiliği için el birliğiyle ve ahenk içinde çalışmışızdır.
Semiha Hanım’a şükranlarımızı belirtirken, onun adına kuracağımız fon için sembolik bir başlangıç olmak üzere kendisine ufak bir hatıra takdim etmek istiyorum. Bunu, kendisinin okulumuza devam edeceğini umduğumuz devamlı ve uzun vadeli hizmetlerinin karşılığında bir şükran armağanı olarak kabul etmesini diliyorum.
Kaynaklar: Helen Morgan’ın konuşmasının orijinalini ve çok özel fotoğrafları arşivden bulan Hilal Bektaş (UAA’79) ve UAA Mezunlar Derneğine katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
Semiha Malatyalıoğlu ve Helen Morgan
Miss Helen Morgan, 1952’de Üsküdar Amerikan Lisesine İngilizce öğretmeni olarak geldi ve 1956’da Müdür oldu. İki idareci el ele, öğretmen kadrosunun da desteğiyle, yakın bir anlayış içinde Üsküdar Amerikan Kız Lisesini şimdiki seviyesine getirdiler. Miss Morgan, Semiha Malatyalıoğlu ile birlikte emekli olarak ABD’ye döndü. 1994 yılında UAA’da yeni yapılan fen binasına Morgan Hall adı verildi ve Mrs. Morgan 2004 yılında ABD Cleramont’ta vefat etti.
Bir geleneğin devamı
Semiha Malatyalıoğlu, Helen Morgan ile birlikte Amerikan Bord Okullarında mezunların öğretmen ve yönetici olarak daha etkin rol almalarına çalıştılar. Ayrıca mezunlarla iletişim kurarak okullarına destek olmaları için önemli adımlar attılar. Mezun, öğretmen ve yönetici kuşağı onların döneminden itibaren gelişerek büyüdü. Öyle ki ilk “mezun Türk müdür” olan Semiha Malatyalıoğlu’nun ardından bu göreve onun öğrencilerinden Esin Hoyi (UAA’58), sonra yine onun öğrencileri olmuş Melike Arduman Ateş (UAA’65) ve Tülin Büyükalkan (UAA’65) görevi devraldılar. Bugün Funda Cüceloğlu (UAA’84) bu geleneği başarıyla sürdürüyor. Bu fotoğrafı görse eminiz Semiha Hanım büyük bir gurur duyardı.
Mutlulukla Veda
“Sayın misafirlerimiz, kadirşinas Miss Morgan, değerli arkadaşlarım,
(…) Otuz yedi yıl memleketimin sadık temsilcisi, okulunu çok seven mezunu olarak tanıtıp şükran borçlarımı ödeyebildiğim için mutluyum. Çalışma hayatımı başta Miss Morgan olmak üzere Türk ve yabancı arkadaşlarımla güven ve anlayış içinde sürdürdüğüm için mutluyum. Sevgili kızlarımın korkuya değil sevgiye dayanan saygılarına layık olduğum için mutluyum. Sayın velilerimizin teveccüh ve güvenlerine layık olduğum için mutluyum. Okulumun yabancı okullar arasından Millî Eğitim Bakanlığının takdirlerini kazanmasına yardımcı olabildiğim için mutluyum.
Çalışma hayatımı dürüst, mütevazı, tarafsız, temkinli fakat ilerici fikirler içerisinde yürütmekten asla şaşmadığım için mutluyum. Atatürkçü bir öğretmen olarak çalıştığım için mutluyum. Cumhuriyetin elli ikinci yılını idrak edebildiğim için mutluyum. En büyük mutluluğum; kızlarımın yurdumuzun beklediği genç kadınlar olacağına inandığım için mutluyum. Hepinizi sevgi ve güvenle selamlarken bu gidişin bir ayrılış olmayacağı, sizlerden biri olarak aranıza dönüş olacağı için mutluyum.
Teşekkür ederim. Sağ olun, var olun…