EDA SOYLU (UAA’09)
Toplumsal hafıza ve bireysel aidiyet
Eserlerinde özlem ve aidiyet gibi kavramlarının yanı sıra toplumsal ve bireysel hafızaya odaklanan Eda Soylu, geçen yılın son aylarında yeni bir sergiyle çıktı sanatseverlerin karşısına: “Yetişkinler İçin Oyun Blokları”. İstanbul’un Teşvikiye semtinde bulunan Ferda Art Platform’da yer alan bu sergi, 13 Kasım ila 11 Aralık 2021 tarihleri arasında ziyaret edildi.
Oyun kavramı üzerinden kurgulanan “Yetişkinler İçin Oyun Blokları”, izleyicinin hafıza katmanlarıyla olan ilişkisini, yerleştirmeler ve fotoğraflar üzerinden yansıtmayı amaçlıyordu. Soylu’nun, sergi için kullandığı renkli beton bloklar, 2013 yılında yaşanan Gezi Parkı olaylarından artakalan gaz kapsüllerini muhafaza ediyordu.
Soylu’nun kişisel web sitesinde, özellikle benliğin ve toplumun birikmiş katmanlarını somutlaştıran bulutlu nesnelerle çalıştığının altı çiziliyor. Tıpkı “Yetişkinler İçin Oyun Blokları”nda gaz kapsülleriyle çalışması gibi. Bu nesneleri neden tercih ettiği ise, web sitesinde şu sözlerle anlatılıyor: “Bu nesnelerin kullanımıyla bireysel ve toplumsal hafızanın nasıl çalıştığını, birbirlerini nasıl etkilediklerini ve şekillendirdiklerini derinlemesine inceler. Yaklaşımında ince bir ikilik var. Bu ikilik onun çalışmasının temelidir. Şiddetin delillerini renkli, hafif ve kusursuz nesnelere dönüştürmekle kalmaz, hüzün ve boşluk nesnelerini de dayanılır hâle getirir. Hafıza, hatırlamanın yanı sıra unutmayı da içerdiğinden, empati ve şefkati en saf formlarında tam olarak somutlaştırmak için sessizlik derecelerini içerir. Bu nedenle Palimpsestik yaklaşım Soylu’nun eserlerinde büyük önem kazanır.”
ZEYNEP GÜNAY TAN (ACI’93)
Kulüp’ün yönetmen koltuğunda o vardı
Hâlâ duymayan kaldı mı, bilinmez; “Kulüp”, Netflix’in son zamanlardaki en ses getiren dizilerinden biri oldu. Ocak 2022'de ikinci kısmı yayınlandı. Hem bir dönemi ele almasıyla hem oyuncuların performansıyla çok konuşulan dizinin yönetmen koltuğunda Zeynep Günay Tan ve Seren Yüce oturuyordu. Kulüp, Tan’ın çok konuşulan ilk dizisi değil; kariyerine başladığı 2005 yılından bugüne kadar reyting rekorları kıran, izleyicide bir nevi bağımlılık yaratan birçok televizyon yapımını yönetti. Bunların arasında Öyle Bir Geçer Zaman Ki, İstanbullu Gelin, Benim Adım Gültepe gibi çeşitli festivallerde ödüller kazanan yapımlar da var.
İPEK BOZKURT (UAA’96)
İngiltere'den Oscar’a aday
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu avukatlarından İpek Bozkurt ve temsilcilerinden Ayşen Ece Kavas’ın, Türkiye’deki erkek şiddeti gerçeğini ve mücadelelerini anlattıkları, İngiliz yönetmen Chloe Fairweather’ın belgesel filmi “Dying to Divorce / Boşanmak için Ölmek” belgeseli, İngiltere’nin en iyi uluslararası uzun metrajlı filmi olarak Oscar’a aday gösterildi. Türkiye’deki aile içi şiddeti, toplumsal cinsiyete dayalı erkek şiddetini ve kadın cinayetlerini anlatan film, 28 Mart'ta Oscar Ödüllerinde Best International Feature Film kategorisinde yarıştı.
OKTAY ÇUBUK (ACI’15)
“Umut Veren” Oyuncu
“Oyunculuğa ilgim küçük yaştan itibaren sinemaya olan sevgimle başladı diyebilirim, annem daha okumayı bile bilmediğim yaşlarda, sürekli gittiğimiz filmlerde bana sessizce altyazıları çevirirdi. Sinema merakım lise sona kadar devam etti, neredeyse her pazar beraber sinemaya gitmeye devam ettik. Ayrıca, küçük yaşlarımdan beri hep çevremdeki insanları, sınıf arkadaşlarımı eğlendirmeyi, taklitler yapmayı ve okul gösterilerinde rol almayı sevdim; derste arkadaşlarımı güldürmeye çalışmam nedeniyle okul yıllarında başım derde de girdi aslında...” Bu sözler Connect’in 2019 Kış sayısında kendisiyle söyleşi yaptığımız Oktay Çubuk’a ait. Çubuk, oyunculuğa sadece ilgi duymakla kalmıyor, anlaşılan, takdire şayan bir yeteneğe de sahip. Bu yıl 28’incisi düzenlenen Adana Altın Koza Film Festivali’nin jürisi de böyle düşünüyor olsa gerek ki, rol aldığı “Bir Nefes Daha” filmindeki performansı nedeniyle kendisini “Umut Veren Erkek Oyuncu” ödülüyle onurlandırdı. Film ayrıca, aralarında En İyi Yönetmen’in de bulunduğu altı dalda ödül kazanarak başarısını kanıtladı.
OKTAY ÇUBUK (ACI’15)
“Umut Veren” Oyuncu
“Oyunculuğa ilgim küçük yaştan itibaren sinemaya olan sevgimle başladı diyebilirim, annem daha okumayı bile bilmediğim yaşlarda, sürekli gittiğimiz filmlerde bana sessizce altyazıları çevirirdi. Sinema merakım lise sona kadar devam etti, neredeyse her pazar beraber sinemaya gitmeye devam ettik. Ayrıca, küçük yaşlarımdan beri hep çevremdeki insanları, sınıf arkadaşlarımı eğlendirmeyi, taklitler yapmayı ve okul gösterilerinde rol almayı sevdim; derste arkadaşlarımı güldürmeye çalışmam nedeniyle okul yıllarında başım derde de girdi aslında...” Bu sözler Connect’in 2019 Kış sayısında kendisiyle söyleşi yaptığımız Oktay Çubuk’a ait. Çubuk, oyunculuğa sadece ilgi duymakla kalmıyor, anlaşılan, takdire şayan bir yeteneğe de sahip. Bu yıl 28’incisi düzenlenen Adana Altın Koza Film Festivali’nin jürisi de böyle düşünüyor olsa gerek ki, rol aldığı “Bir Nefes Daha” filmindeki performansı nedeniyle kendisini “Umut Veren Erkek Oyuncu” ödülüyle onurlandırdı. Film ayrıca, aralarında En İyi Yönetmen’in de bulunduğu altı dalda ödül kazanarak başarısını kanıtladı.
OKTAY ÇUBUK (ACI’15)
“Umut Veren” Oyuncu
“Oyunculuğa ilgim küçük yaştan itibaren sinemaya olan sevgimle başladı diyebilirim, annem daha okumayı bile bilmediğim yaşlarda, sürekli gittiğimiz filmlerde bana sessizce altyazıları çevirirdi. Sinema merakım lise sona kadar devam etti, neredeyse her pazar beraber sinemaya gitmeye devam ettik. Ayrıca, küçük yaşlarımdan beri hep çevremdeki insanları, sınıf arkadaşlarımı eğlendirmeyi, taklitler yapmayı ve okul gösterilerinde rol almayı sevdim; derste arkadaşlarımı güldürmeye çalışmam nedeniyle okul yıllarında başım derde de girdi aslında...” Bu sözler Connect’in 2019 Kış sayısında kendisiyle söyleşi yaptığımız Oktay Çubuk’a ait. Çubuk, oyunculuğa sadece ilgi duymakla kalmıyor, anlaşılan, takdire şayan bir yeteneğe de sahip. Bu yıl 28’incisi düzenlenen Adana Altın Koza Film Festivali’nin jürisi de böyle düşünüyor olsa gerek ki, rol aldığı “Bir Nefes Daha” filmindeki performansı nedeniyle kendisini “Umut Veren Erkek Oyuncu” ödülüyle onurlandırdı. Film ayrıca, aralarında En İyi Yönetmen’in de bulunduğu altı dalda ödül kazanarak başarısını kanıtladı.