Bir sınıfın arasındaki bağlar onlarca gencin umuduna dönüştü...
İzmir Amerikan Kolejinde “Sınıf Bursları”nın kurumsal bir nitelik kazanmasında emeği geçenler arasında bulunan Esma Akkuş ve Burak Kale, başarılı ve yetenekli çocukların eğitimine katkı sağlayarak iyi bir geleceğe doğru ilerlemesinde rol üstlenmenin önemini anlatıyor.
Her şey, 7 Haziran 2015’te ACI’97 mezunu Sadık Emre Çaputçu’nun yıllar boyunca mücadele ettiği hastalık nedeniyle aralarından ayrılmasıyla başladı... Mezun olup her biri Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanına dağılsalar da bağlarını hiç koparmayan 1997 sınıfı, arkadaşlarının bu zamansız ayrılışından derinden etkilendi. Onun anısını yaşatmanın en iyi yolunun, hep birlikte bir gencin okullarında okumasına destek sağlamak olduğuna karar verdiler. SEV’in ve okulun desteğini alıp ACI’da ilk defa bağışlarıyla bir sınıf bursunu hayata geçiren 97 sınıfı, 2021’de destek oldukları öğrencilerini mezun etmenin mutluluğunu yaşadılar.
Ama açtıkları bu iyilik yolunda yalnız kalmayacaklardı... Bu girişimin hemen ardından Okul Müdürü Didem Erpulat’ın kendi sınıfı 87’lileri bir araya getirmesiyle birlikte mezun sınıfı bursları ardı ardına gelmeye başladı. 5 yılda ACI’da 15 mezun sınıfı 15 gencin eğitimini üstlenirken, Üsküdar Amerikan Lisesi ve Tarsus Amerikan Koleji mezunları, aynı yöntemle bu sayıyı 30’un üzerine taşıdılar. Bir araya gelindiğinde küçük miktarlarda bağışlarla neler yapılabileceğini göstererek sınıf burslarının öncüsü olan, şimdiden birçok gencin hayatlarına dokunan ve ikinci öğrencileriyle desteğe devam eden 1997 mezunlarını gönülden kutluyoruz. Sınıf bursu bağışlarının kurumsal bir çerçeveye oturtularak yayılmasında büyük emeği geçen Esma Akkuş ve Sadık Emre Çaputçu ile üniversiteyi de birlikte okuyan en yakın arkadaşlarından Burak Kale’yi, burs sorumluları olarak tüm ‘97 mezunları adına Connect’e konuk etmekten mutluluk duyuyoruz.
Sizleri kısaca tanıyarak başlayabilir miyiz?
Esma Akkuş: ACI’dan mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümünde okudum ve 2001 yılında Denetim sektöründe işe başladım. Yaklaşık 12 sene Deloitte’da denetim ve kurumsal finansman alanlarında çalıştıktan sonra, aynı zamanda gönüllü olarak Denetim Kurulunda görev aldığım SEV`de, 2012 yılı itibariyle profesyonel olarak çalışma fırsatı buldum. 2012-2017 yılları arası Sağlık ve Eğitim Vakfında CFO görevini yürüttüm. Mezunu olduğumuz okullarımız ve mezunlarımızın yürüttüğü kurullarımızla yakın çalıştığım, çok keyifli bir çalışma dönemi oldu. Sonrasında, yurt dışından gelen bir iş teklifini değerlendirmek üzere eşimle İngiltere’ye taşınma kararı aldık. 2018 yılından beri Deloitte İngiltere’de denetim kariyerime devam ediyorum. 11 ve 8 yaşında iki kızım var. Kariyerimi sürdürürken, bir yandan ailece kendimize yeni tecrübeler kattığımız bir dönemdeyiz.
Burak Kale: Ben de 1997 senesinde ACI’dan mezun olduktan sonra Yeditepe Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümünde okudum ve 2003’te mezun oldum. Üniversite yıllarımda, yaz dönemlerinde Azerbaycan ve Libya’da bulunan endüstriyel tesis yapım projelerinde görev aldım. Mezuniyetimle beraber bu tip projelerde mühendis olarak görev almaya devam ettim ve yıllar içerisinde farklı görevlerde ilerleyerek Azerbaycan, Libya, Türkmenistan, İrlanda bölgelerinde çeşitli projelerde çalıştım. EPRO, TML, Çalık Holding gibi müteahhitlik firmalarında saha operasyonları haricinde Schneider Electric ve General Electric firmalarında ülke ve bölge satış yöneticiliği görevlerinde bulundum. 2018 yılında ACI’05 mezunu olan makine mühendisi kardeşim Mert Kale ile kendi firmamızı kurduk. Bir yandan endüstriyel proje yönetimi ve danışmanlık alanında kendi şirketimizle faaliyet gösterirken, diğer yandan da profesyonel iş hayatımıza devam ediyoruz. Şu anda hâlen rüzgâr enerji santrali kurulumu alanında hizmet veren bölgenin, özellikle Türkiye ve Ukrayna’da lider konumda olan Haretech Mühendislik’te Genel Müdürlük görevini de sürdürmekteyim. Tabii ki hayatımdaki en önemli kısım; 1990 senesinde dönem arkadaşı olarak yollarımız kesişen Gamze ile yolumuza 2003 senesinde hayat arkadaşı olarak devam etmemiz. 15 yaşında bir kızımız ve 13 yaşında bir oğlumuz var. Yanlış hatırlamıyorsam 97 döneminden evli 6 çift var.
Mezun sınıflarının bağışlarıyla sağladığı burslar son yıllarda tüm SEV Okullarında hızla arttı. ACI 1997 sınıfı bu konuda ilk örnek olarak şimdiden onlarca gencin hayatına dokundu. Bu fikir nasıl doğdu?
Burak Kale: Aslında bu hikâyenin başlangıç noktası bizler için acısı hâlâ çok taze ve can yakıcı olan bir kayıp. 7 Haziran 2015 tarihinde canımız ciğerimiz Sadık Emre Çaputçu’nun yıllardır mücadele ettiği hastalık nedeniyle vefat ettiğini öğrendik. Üniversiteyi dahi aynı sınıfta okuduğum dostumun bu üzücü haberini alır almaz, “yanlış haber olsun” umuduyla herkes gibi telefona sarıldım. Herkes birbirini aradı, ancak haber doğruydu. Kaybettiğimiz ilk seneden başlayarak hâlen Sadık’ın doğum gününde ve vefat yıl dönümünde tüm arkadaşlar ya fiziken ya da online toplaşır, önce biraz hüzünlenir sonra Sadık da aramızdaymış gibi 30 sene öncesine döner, güler eğlenir ve dostumuzun şerefine kadeh kaldırırız. Zaman içerisinde “ne yapabiliriz, Sadık’ın hatırasını daha somut bir şekilde nasıl yaşatabiliriz” diye düşünürken, tüm dönemin ortak aklı ile doğan bir fikirdi bu. Önce çocuk okutalım dendi, peşinden İzmir Amerikan’da okutalım oldu, sonrasında erkek çocuk olsun derken sonuçta Denizlili bir erkek çocuk okutalım fikrinde birleştik. Bir nevi Sadık ile başladığımız noktadan, Sadık gibi bir genç yetişmesine vesile olalım dedik.
Esma Akkuş: O sırada SEV`de görev aldığım için bu fikrimizi Yönetim Kurulu ile paylaştım ve Yönetim Kurulunda çok destek gördü. Tüm mezun grupları için uygulanabilecek bir mezun bursu ve bağış modeli oluşturduk. Bir öğrencinin bursu için mezunların yaptığı bağışı Vakıf ve Okullarımız bire bir match ediyor. Böylece mezunlar ve Vakıf olarak ortaklaşa yüzde 100 burslu öğrenci okutmuş oluyoruz. Sadık’ı andığımız ilk sene bu fikrin tohumlarını attık. 2016-2017 eğitim yılında Sadık Emre Çaputcu Bursu ile ilk bursiyerimiz eğitimine başladı. 2021 yılında bursiyerimizin mezuniyet gururunu yaşadıktan sonra, aynı şekilde bağışlarımıza devam kararı aldık.
Beş yıl süren düzenli bağışları nasıl yönettiniz? Sistemin nasıl işlediğini, bursiyerin nasıl seçildiğini anlatabilir misiniz?
Burak Kale: Biz niyetimizi okula ve SEV’e ilettik. Vakıfta görev alan dönem arkadaşımız Esma konunun finansal yönetimini takip etti. Ben de bağışçıların listesini tutma, ilgili zamanlarda hatırlatma yapma görevlerini üstlendim. Geri kalan 85 (5 senenin ortalaması) dönem arkadaşımız da destekleme görevini üstlendi. Biz mi bursiyerimizi seçtik, yoksa bursiyerimiz mi bizi seçti orası biraz karışık. Bir gün Didem Hanım ile görüştük ve kendisi her zamanki enerjisiyle “Bulduk Burak” dedi. Sonradan bursiyerimiz olacak Doğaç, Didem Hanımdan randevu alıp okula gelmiş ve okulumuzda okumak istediğini ancak burs talebi olduğunu, tüm bunların da kendisinin de bazı temel kriterleri karşılanırsa olmasını arzu ettiğini belirtmiş. Temel kriterlerden, beklentilerinden en önemlisi ise Atatürkçü bir okul olmasıymış. Biz ne hayal ettiysek, hayat bize daha fazlasını sundu bursiyer ile ilgili. Doğaç sınavdan gereken puanı aldıktan sonra Vakıf tarafından bursu onaylandı ve böylece yollarımız kesişmiş oldu. Aslında niyet olduktan sonra gerisi çok basit. Okul ve Vakıf bu konuda son derece destekleyici ve yardımcı. Biz; okul, yurt, forma, kitap gibi masrafları üstlendik, Vakıf da bu konuda finansal paydaş oldu. İlk önce dönem temsilcileri ve Vakıf karşılıklı taahhütname imzalıyor. Karşılıklı sorumluluklar daha net ortaya konuyor. Her sene, sonraki senenin okul-yurt ücreti belirleniyor ve dönem olarak üzerimize düşen payı belirli bir zamana kadar toplamak üzere ortalama kişi sayısına bölerek dönem arkadaşlarımızla bilgiyi paylaşıyoruz. Biz, katılımcı sayısında bazı azalmalar olabilir düşüncesiyle belli oranda her sene daha fazla bağış tutarı topladık. Artan para Vakıf tarafından bankada hesapta tutularak çalıştırıldı. Böylece yedek akçe mantığıyla bir rezerv oluşturduk. Katılım payı, online kredi kartı veya eft/havale olarak https://donation.sev.org.tr/ adresinden ilgili sınıf bağlantısı üzerinden yapılıyor. Böylece her şey ilgili mevzuata ve kontrole açık olarak yürütülüyor.
1997 sınıfı burs sağlamaya devam edecek mi?
Burak Kale: Şu anda ikinci bursiyerimize destek veriyoruz. Bu sefer bir kız kardeşimiz olsun dedik. Aslında bu konuda hayallerimiz biraz daha büyük, ancak imkânsız değil; aynı anda birçok öğrenci okutmak, Sadık adına okulda bir sınıfı veya laboratuvarı düzenlemek, hatta ilerde belki de İzmir Amerikan ile kardeş okul olan bir köy okulunu Sadık adına inşa etmek... Düşünsenize, Denizli’nin ihtiyaç sahibi bir köyüne İzmir Amerikan Kolejinin kardeş okulu olarak SEÇ İlköğretim Okulunu açmışız... Hayallerimiz büyük, isteğimiz de bir o kadar büyük. Biz bursumuza Sadık’ın ismini yaşatmak amacıyla kısaca “S.E.Ç.” bursu dedik. Umarız bizim ve diğer tüm sınıfların bursiyerleri “seçilmiş” öğrenciler olur.
2021’de bursu alan öğrenciniz mezun oldu. Sizin ve sınıf arkadaşlarınızın duyguları nasıldı?
Burak Kale: Mezuniyete kadar her sene okul bize Doğaç’ın akademik ve sosyal durumuyla ilgili bilgi verdi. Birkaç kişinin bilgisi haricinde Doğaç bizim için “bursiyerimiz M.D.B.” idi. Kendisiyle ilk defa mezuniyet günü Spring Day’de sınıf temsilcileri olarak ben ve Serdar Mete tanıştık. Sadık, Serdar ve ben üniversite son sınıfa kadar aynı sınıfta okumuştuk. Hem böyle güzel bir olayın parçası olmanın gururu hem de sonucunda Doğaç gibi bir kardeşe sahip olmak gerçekten tarif edilemez. Tam burslu olarak Bologna Üniversitesine başlayan Doğaç’a, yakın şehirde yaşayan bir başka dönem arkadaşımız olan Şehnaz Öğüt ile destek olmaya devam ediyoruz. Böyle bir sisteme başladığımızı ilk olarak Sadık’ın ağabeyi Levent ve eşi Aslı ile paylaştık. Doğaç’ın seneler içerisindeki başarılarını Sadık’ın ailesine de ilettik. Onlar da bizler kadar mutlulukla takip ettiler. Bursiyerimizin, zamanında bizlerin de indiği merdivenden adım adım inişine bakmak, yerine oturmasını ve kepini atmasını izlemek, kendisinin ve ailesinin yüzündeki gururu görmek, paylaşmak ve bunun bir parçası olduğumuzu hissetmek gerçekten ancak yaşanabilir.
Diğer mezunlara sınıf bursu bağışıyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Esma Akkuş: Mezunlarımız tarafından en fazla uygulanan bağış modellerinden biri oldu bildiğim kadarıyla. Özellikle daha kalabalık mezun veren dönemler için çok tavsiye ederim. Yüksek katılımcı desteğiyle bir bağış programı yürüterek, bir bursiyere destek vermiş oluyorlar. Ortak amaç bizi mezun eden okullarımızda gençlerin aynı iyi eğitime kavuşmasını sağlamak oluyor, hem de bu ortak amaç grubumuzun içinde çok güzel bir birlik duygusu yaşatıyor.
Burak Kale: Yanlış hatırlamıyorsam bizi ilk olarak Didem Hanım kendi dönemini organize ederek takip etti. Peşinden bursiyer okutan mezun sınıf sayısı hızla arttı. Üç döneme daha organizasyon ve bilgi konularında yardımcı oldum. Sonrasında dergimizin son sayfasında sınıf bağışları bölümü ve konuyu insanların birbirine anlatmasıyla kendi kendini büyüten bir sistem haline geldi. Aynı sistemi Tarsus Amerikan ve Üsküdar Amerikan’daki arkadaşlarımız da kendi dönemleriyle uygulamaya başladı. Dönem başına ortalama 80 katılımcıyla, gerçekten makul bir tutarla, bu sorumluluğu üstlenmek mümkün. Bu tutarı bir seferde değil; son tarihe kadar sistem üzerinden parça parça ödeyebiliyorsunuz. Yanlış bilmiyorsam hâlen 15 ACI mezun sınıfı, birer bursiyer destekliyor. Henüz mezun vermemiş veya bu sistemi uygulamamış okul arkadaşlarıma söyleyebileceğim tek şey; bir bursiyerin mezuniyetine gitsinler. Neyin parçası olacaklarını, ne demek istediğimizi, ne hissettiğimizi daha iyi anlayacaklardır.
Bağış yapmak ve bununla bir okuldaşınızın hayatına büyük bir katkı sağlamak, sınıf olarak aranızdaki bağı ve okulunuzla olan bağınızı sizce nasıl etkiledi?
Burak Kale: Aslında zaten var olan ve farkında olduğumuz bir bağın somut delili oldu bu. Her dönem aynı düşüncededir, ama biz ’97 dönemi olarak çok sıkı bağlarla birbirimize bağlıyız. Özellikle İzmir ve İstanbul’daki arkadaşlarımızla çok sık toplanırız, hatta senede birkaç kere birlikte tatil yaparız. Şimdi kaybettiğimiz dostumuzu anarken, aslında onun vesile olduğu bu burs sayesinde konuşacak, paylaşacak ve devam ettirecek çok önemli bir konumuz daha var.
Bu yıl 25. mezuniyet yılınız, 1997 sınıfı olarak planlarınız var mı?
Burak Kale: ACI Mezunlar Derneği tarafından 5 senede bir yapılan organizasyona bugüne kadar istediğimiz kişi sayısında katılım sağlayamadık. Belki de bunun nedeni halihazırda çok sık beraber olmamızdır. Umarım bu sene, pandemi koşulları da izin verirse, daha kalabalık oluruz.
Esma Akkuş: Son birkaç yıldır yurt dışında olduğum için programlara katılamadım, ama Türkiye dışından gelecekleri de kapsayan bir plan yapmak çok güzel olur.
Son olarak İtalya’da okuyan Doğaç’a neler söylemek istersiniz?
Burak Kale: Kardeşimizin yolu ve bahtı açık olsun. En büyük arzumuz kendisinin de sınıf temsilcisi olup dönem arkadaşlarını organize etmesi ve kendisini takip edecek bir bursiyere yol açması olur.
Esma Akkuş: Kesinlikle katılıyorum. Kendisiyle eğitim hayatında yollarımızın kesişmesinden çok mutlu olduk. Azmini, çalışkanlığını ve üretkenliğini yaşamının geri kalanında hep artırarak sürdürmesini diliyoruz.